Zihninizi karıştırma görevini üstlenmiş bu filmler bazen bağımsız bir yapım olmaktan çok gişe rekorları kıran vazgeçilmez filmler olabiliyorlar. Bazen başlangıçta normal gibi görünerek sizi oltaya getirip dipsiz gariplikler kuyusuna çekebilir ya da başından itibaren garipliklerle başlayıp gittikçe daha da garipleşen hikayelerle aklınızı bulandırmak konusunda bir şekilde başarılı olurlar.
Birçok örnekte olduğu gibi, bu filmlerin elbet birer amacı ve mesajları var. Eğer bu mesajları zor yoldan almaya istekliyseniz çaresizce filmi anlamak için düşüncelere dalabilirsiniz. Sinemadan çıkarken kafamızda binlerce soru olması, tüm bunlar ne anlama geliyordu ? Bir mesajı varmıydı yoksa sadece bizimle kafa mı buluyorlar ? Ve arabayı nereye park etmiştim ? İşte bu filmleri bu yüzden seviyoruz!
5. Mulholland Drive
Mulholland Drive, David Lynch'in zihin açıcı filmlerinden bir tanesi.2001 yapımı bu kara gizem, Hollywood yıldızı olmak isteyen gözü yükseklerde Betty Elms (Naomi Watts) ve onun etrafına örülmüş gizemli hikayelere odaklanıyor. Eğlendirdiği kadar da çözmeye uğraştıran sahnelerle örülen film gizemleri açıklamak yerine başınıza başka çoraplar örüyor ve farklı aktörlerle farklı hikaye parçalarıyla birbiriyle ilgisiz gibi görünen fakat birbiriyle bağlantılı sürreal sahneler ve imgeler sunuyor. Eve gittiğinizdeyse eğer bunlar gerçekse -ne anlama geliyor ? Diye merak edeceksiniz. Tamamen dünyayı anlama tarzınız değişebilir.
4. 2001: A Space Odyssey
Stanley Kubrick'in yönettiği anlaması zor bir bilim kurgu uzay filmi. Bizi, oldukça monoton konuşan astronotlar ve Hal adında akıllı olduğu kadar manyak bir bilgisayarın olduğu bir geleceğe götürmeden önce maymunlar ve ilkel insanlarla başlıyor film. Astronot David uzayın derinliklerinde bir yolculuğa çıkıyor. Oldukça ilginç bir bölgeye giriyor ve gittikçe garipleşen olaylar zincirine maruz kalıyor. Mindfuck filmler birçok farklı yöntemle kafanızı karıştırabilir: Arthur Clarke'ın romanından uyarlama bu film efsaneler arasındaki sağlam yerini hakediyor.
3. Memento
Amnesia, hafıza problemleri birçok film tarafından konu edilmişti. Fakat hiçbiri Cristopher Nolan'ın Memento filmiyle yaptığı kadar ilgi çekici ve kafa karıştırıcı olmamıştı. Guy Pearce, Carrie-Anne Moss ve Joe Pantoliano'nun başrolleri oynadığı psikolojik film bu üç aktörün etrafında dolaşan hikayeler sunuyor. Pearce'in oynadığı Leonard Shelby karakterinin yeni hatıralar için hafızasında yer yoktur, bu yüzden hayatının gerçeklerini kavrayabilmek için polaroid fotoğraflar ve vücuduna yaptığı dövmeleri kullandığı karmaşık bir sistem oluşturur. Bu ögeler ona eşinin öldüğünü ve onu öldürenin kim olduğunu bulmasına yardımcı olabilecek çok önemli kanıtları hatırlatır.
2. eXistenZ
David Cronenberg'in izleyici üzerinde bıraktığı etki üzerine yazılabilecek kitaplardan oluşan ayrı bir kütüphane yaratmak mümkün. Fakat eXistenZ en fazla gri alan bırakıp en çok soru sorduran filmi diyebiliriz. Ve Jude Law'ın oynadığına kanmayın, bir Hollywood filmi kadar eğlendirici olmayabilir. 1999 yapımı bu film Cronenberg'in gözünden video oyunları kültürüne yakından bakıyor. Nolan'ın rüyaları kullandığı gibi Cronenberg oyunları ana objesi olarak kullanıyor. ExistenZ bizi gerçek dünyadan ayıramayacağımız kadar gerçek oyunların içine girebildiğimiz bir dünyayı gösteriyor.
1.Eraserhead
Sadece bir kazanan olabilirdi, o da David Lynch'in siyah beyaz, özel imgelerle dolu, Jack Nance'in son derece müthiş performans sergilediği bu unutulmaz filmi oldu. Eraserhead Henry karakterinin endüstrileşmiş dünyada deforme olan çocukluğuna yoğunlaşıyor. Film garip ve huzur bozucu objelerle dolu. Jenerik akana kadar uyanma şansınızın olmadığı bir kabus gibi. Ve üzgünüz, filmin irite edici sahneleri aklınızdan çıkmayabilir. Filmin ses düzeni de endüstriyel dünyanın rahatsız edici seslerini ve bunlardan uzaklaştıran sesleri de içeriyor. Hem müziği hem görüntüleriyle tamamen mindfuck'ların nirvanası Eraserhead. Henüz izlemediyseniz, tüm riskleri göze alıp izlemelisiniz.